Ardımdan ıslık çalar
Translate
16 Ekim 2023 Pazartesi
Bir Müzik Parçasının 'Duygu Analizi' , Ah Kavaklar...
Ardımdan ıslık çalar
11 Ekim 2023 Çarşamba
Eğitim Üzerine
Yaşam Boyu Öğrenme Kavramı Nedir?
Birçok kaynakta, “yaşam boyu öğrenme, bireyin
yeterliliklerini ve potansiyelini yaşamı boyunca geliştiren devamlı bir
süreçtir.” (Güleç, Çelik & Demirhan, 2012) gibi tanımlarla karşımıza çıkar.
Aslında başlıktaki kelimeler, bize ne çağrıştırıyorsa “yaşam boyu öğrenme”
o’dur. Yaşam dediğimiz şey doğum ve ölüm arasındaki süreç ise, bu süreçte
gördüğümüz, gördüğümüzü düşündüğümüz ve bunları algıladığımız her şey öğrenme
kapsamındadır. Dolayısıyla bunu ancak sürekli bir hale getirirsek, yani hayatta
karşılaştığımız her yeni bilgiyi algılamaya, tam anlamıyla öğrenmeye ve derin
düşünmeye yönelirsek “yaşam boyu öğrenme” kavramını fiilen gerçekleştiririz.
Maalesef bu kavramın tanımı ve önemi tam manasıyla anlaşılamamış olmasından
kaynaklanacaktır ki yaşam boyu öğrenme alanında istenilen düzeyde bir revaç
yoktur. Oysa; ekonomide, demokratik gelişimde, kişisel gelişimde ve daha birçok
alanda başarılı sonuç almamızın temelinde bu kavram yatmaktadır. Çünkü bu
kavram bize yeniliğin ve yaratıcılığın anahtarını verir. Meslek hayatımızda
önümüze bir problem geldiğinde bunu nasıl çözeceğimizi öğrendiğimiz bilgiler ve
bu bilgileri sentezleyip yeni durumlara uyarlayabilme becerimiz belirler. Bu
becerileri kazanmak ancak yeni bilgileri, öğrendiğimiz diğer şeyler ile
ilişkilendirip bunlarla yeni çözümler üreterek kazanırız. Yaşam boyu öğrenmenin
bize katkısı çoktur fakat eksikliği durumunda zararı, katkısındaki çokluğundan
daha fazladır. Zira “bilinç” dediğimiz şey ancak eğitim ile aşılanır, eğitim
bireylerin zihniyetlerine ulaşamazsa ve onları etkilemezse bireylerin bu
bilinçten yoksun olmaları topluma ancak zarar verecektir.
Yaşam Boyu Öğrenme’de Eğitimin
Rolü
Eğitimin amacı sadece somut
bilgiler verip bu bilgileri ezberletmek değildir ve olmamalıdır da. Eğitim,
bireyin ruhunu beslemeli, vicdanı ve sağ duyusunun yerini keşfettirmelidir.
Verilen bilgiler salt bilimsel bilgiler değildir, erdem sahibi bir öğretmenin
vereceği bilgiler bunlar ile sınırlı kalmaz. Maalesef bu görevin kutsallığını
kavrayamayan öğretmenler ve eğitimin sadece değerlendirme aşamalarını geçip
dersi/okulu bitirmek olmadığını algılayamayan öğrenciler eşliğinde eğitim
sistemindeki yapılar sürekli çıtırdamaktadır. Elbette eğitimin ögeleri
birbirleriyle ilişkilidir, bilgiyi almadan entelektüel bir gelişim pek mümkün
olamaz ama entelektüel olarak gelişememiş bireylerin salt bilgiye ulaşması ve
bu bilgilerin onların ruhunda geri dönüşümünün olmaması kötü sonuçlar
doğurabilir. Öğrendikleri şeyler içindeki ruha değil, içindeki kocaman taşlara
çarpıp geri döner. Bu ögelerin hepsi dengeli dağılmalı, bir bütünleşme
gerçekleşmelidir. Eğitimin amacı da bireyin bu bütünlüğe sahip olmasını
sağlamaktır. Örneğin bu aşamadaki en basit örnek, eğitim süresince çeşitli
yazarların tanıtılması, bu sayede öğrencilerin bakış açılarının çoğaltılması
olabilir. Öğretmenin verdiği etik, duygusal kavramlar öğrencinin algısından
girip kalbine dokunmalıdır. Çünkü bu tür maneviyatlar ancak hisler ile
aktarılabilir. Eğitim bireyin davranışlarını iyi yönde değiştirip anlatılan
değerler ile insani bir bütünlük oluşturmuyorsa, bu ancak eğitim çatısı altında
bir oyalanma olacaktır.
Eğitimdeki Eşitsizlik
Günümüzde değişim o kadar
hızlıdır ki, bu değişimlere ayak uydurmak için eğitim şarttır. Hemen her alanda
gelişimler yaşanmasının asıl nedeni aslında günümüz dünyasında bilgiye erişimin
kolay olmasından kaynaklıdır, bu kolaylık teknolojinin gelişimi sayesinde elde
edilir ki zaten bilgi ve teknoloji arasında doğru orantı vardır. Hangisinde
gelişmeler artarsa artsın diğerini olumlu şekilde etkileyecektir. Bu değişim ve
gelişmelerin arkasında kalmamak için takip gereklidir ama günümüz toplumunda
her insan bu imkana sahip olmayabilir. Birey zamanında ulaşamadığı
farkındalıklara, alamadığı eğitim için yaygın eğitim faaliyetlerine katılarak
kendini geliştirmeye ve bu açığı kapatmaya kararlıysa, önündeki basamakların
yarısına çıkmış olacaktır. Maalesef hiç kimse eşit imkanlarda değildir ama yol
uzunluğu sabittir, bazılarının o yolun sonuna gelmesi için belli tempoda yürümesi
gerekirken bazılarının koşması gerekir. Bu bir yarış değildir çünkü yolun
sonuna gelebilen her birey zaten kazanmış olacaktır, gelişim dediğimiz şey
hedefe kimin ilk önce vardığı ile ilgilenmez. Asıl mühim olan hedefe varmaktır
dolayısıyla bunu sağlamak için önemli olan da yolu aşma sürecinde azim ve
kararlılığı kaybetmemektir.
Öğretme ve öğrenmeye yönelik beklentiler
Yeni Binyılın Öğrencilerinin aşağıdaki konularda beklentilerinin okullardan ve eğitimden yüksek beklentiler içerisinde olduğu düşünülmektedir. Bilişim iletişim Teknolojileri kullanımının daha sık olması beklenir böylece alınan verim pratik yol olduğundan dolayı daha fazla olacaktır. Etkinliklerin çeşitliliği de bir diğer etmen olup ne kadar fazla ve farklı etkinlikler düzenlenirse öğrenme açısından kişiye o kadar deneyim getirecektir. Sonuçta her bireyin tecrübe seviyesi farklıdır ve tecrübesiz bireyler de bu şekilde etkinliklerle eşit şartlarda deneyim olmaları açısından güzel bir maddedir. Birlikte çalışma ve sosyal ağ kurma fırsatlarının da değerlendirilmesi beklenir dolayısıyla bu, öğrenmenin bireyselleştirilmesine de katkı sağlayacaktır çünkü birlikte çalışmak grup üyelerinden her birinin katkısı kişiyi çalışmaya motive edecektir.
Öğrenmede Teknolojinin Faydası
Daha çok basılı olmayan, makaleler, tezler, sunular gibi
dijital kaynaklar tercih edilir. Zaten normal kitaplarda düzyazı olan içerikler
fazladır fakat sunumlar gibi dijital kaynaklar içeriğinde görsellere,
hareketlere müziğe yer verir ve buna önem gösterirler. Eskiden dersi dinlemeye
ayrılan süre şimdi bilgisayar ve internet ortamına ayrılır ve verilen bilgiler
bu şekilde daha kalıcı olur. Örnek olarak bilgisayar ortamında anlatılan bir
teori dersi istendiğinde yeniden dinlenebileceği için, bilgisayar ortamının
dışında bir ders saatinde kısıtlı zaman aralığında anlatıldığında daha az
kalıcı olacaktır.
Teknoloji ile öğrenmenin dezavantajı
Teknolojik dillerde asıl amaç her şeyin daha pratik bir
şekilde halledilmesi olduğu için mesaj dilinde kısaltmalardan oluşan yeni
kelimeler değişime uğrar (ok, bye vb.) Bu yeni kısaltma dilleri hayatın diğer
iletişim alanlarına da yansır dolayısıyla yeni bir iletişim yolu benimsenir.
Ayrıca bilginin internet ortamında kolay bir şekilde elde edilebilir olması her
ne kadar bireye zaman kazandırsa da konsantrasyon eksikliği oluşturup bilgileri
özümsemeleri ve değerini anlamaları da gittikçe zorlaşacaktır.
Öğreten becerileri açısından "teknopedagojik içerik
bilgisi" kavramı
Pedagojik içerik bilgisi modeline “teknoloji” bileşeninin
eklenmesi ile oluşturulmuştur (Koehler ve Mishra, 2005). Teknopedagojik eğitim,
öğrenme bilimini ve içerik bilgisinin öğretim süresince teknoloji ile entegre
şekilde sınıf ortamlarına uyarlanması denebilir. Bu kavramlar arasında güçlü
bir bağlantı vardır. Öğretim sürecinde öğretmen, pedagojik ve teknolojik
bilgilerini entegre şekilde öğrencilerine ilişkilendirerek aktarmalıdır, zaten
21.yy öğrenenleri, teknolojiyle ister istemez etkileşim halindedir (Örnek
olarak ders esnasında öğretmen, öğrencilerinden sunum hazırlamalarını ve bu
sunumu teknolojik materyaller ile sunmalarını istemesi buna örnek
gösterilebilir. Aynı zamanda örtük biçimde Word, Powerpoint gibi bilgisayar
programlarını da etkin kullanabilmelerini öğretir.)
Bu konular hakkında daha detaylı okuma yapmak isterseniz
size yardımcı olacağını düşündüğüm ve benim de yazımda faydalandığım kaynaklar;
-Turan, S. (2005). Öğrenen Topluma Doğru Avrupa Birliği
Eğitim Politikalarında Yaşam Boyu Öğrenme. Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi. 5
(1). Syf: 87-98.
-Güleç İ., Çelik, S. ve Demirhan B. ve (2012). Yaşam boyu
öğrenme nedir? kavram ve kapsamı üzerine bir değerlendirme. Sakarya
Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 2(3), Syf: 34–48.
-Göksan, T. S., Uzundurukan, S., Keskin, S. N. (2009). Yaşam
Boyu Öğrenme ve Avrupa Birliği’nin Yaşam Boyu Öğrenme Programları, 1. İnşaat
Mühendisliği Eğitimi Sempozyumu, Antalya, Syf.143–151
Konu dışı olacak ama buraya eklemek istedim:
Erken yaşta müzik eğitiminin
bireye katkıları üzerine
Erken yaşta müzik eğitiminin, bireye psikolojik ve biyolojik yönlerden
birçok katkısı oldugu açıktır. Psikolojik olarak birey, daha çocuk iken içinde
filizlenen müzik tutkusu sayesinde, yaşamını daha keyifli hale getirecek,
böylece diğer Yaşam faaliyetlerini yerine getirirken müzik ile ilgilenmek ona
motivasyon sağlayacaktır. Böylece yaşamını idame ettirirken ve dünyevi dertleri
sıraya dizilirken ona adeta yaslandığı, destek aldığı bir hayat arkadasi
olacaktır. Haliyle bu duygu durumları ve icinde bulundugu ruh hali, beyninin
yapısına ve işleyişine de muhakkak etki edecektir. Dışarıda yaşadığımız
doğrudan içimize, biyolojimize de yansır. Bilindigi uzere, psikoloji ve
biyoloji daima birbirini besleyen kavramlardır. Fakat sadece ruh halinin muzik
sayesinde huzur içinde olmasının beyine salgılattığı serotonin vb.
Hormonlarinin etkisiyle beyin tazeliğinin yanında, enstrüman çalmaya başladığı
andan itibaren beyindeki nöronlar baglanti oluşturarak ona göre
sekillenecektir. Bu da kas, el kol
koordinasyonları hatta konusma yetisine katki sağlayacak, pratiklik
kazandıracaktır. Yani sadece duygu durumu, moral motivasyon sayesinde psikomotor
gelişimden söz edemeyiz. Enstrüman çalmak bir nevi spor yapmaktir, spordan
farkı sanatsal bir çalışma olduğundan estetik haz boyutu da öne çıkar. Bu da
beyini haz yoluyla etki edip onarır, iyileştirir. Solfej ve ritim kalıpları
sayesinde birey doğadaki ahengi yaptığı müzikte de hissedecek, yaşamında bu
ahenge daha çabuk uyum saglayabilecektir. Ayrıca enstrüman çalmak beynin iki
lobunu da harekete gecireceginden günlük hayattaki aktivitleri yaparken mutlaka
bir pratiklik sağlayacaktır ve üstelik bu daimi bir gelisimdir.
Müzik bölümü öğrencileri için mobil uygulama
Ücretsiz erişebileceğiniz müzik bilginizi geliştirecek
bir playstore uygulaması Perfect Ear! (Skinner’ın programlı öğretim modeli baz
alınarak açıklanmıştır)
Perfect
Ear: https://www.perfectear.app/
Yalnızca
App store ve play store'dan ulaşmak mümkündür, içeriği incelenebilecek bir web
sitesi erişimi bulunmuyor. Perfect Ear Müzik Teorisini öğrenmek için
geliştirilmiş bir yazılımdır. Premium versiyonu da bulunuyor fakat benim
deneyimlediğim ücretsiz kısımdı ve böylece temel konuları geçmeden diğer
konulara geçemedim. Küçük bilgiler sonrasında uygulama kısmına ağırlık
verildiği için asıl hedef olan becerilerin kazandırılmasında başarıya çok
yakındır. Nihayetinde yetenek sınavına hazırlanırken deneyimledim ve katkısını
görmüştüm. Dezavantajı, türkçe dil desteğinin olmaması.
Müzik
Teorisi genel başlığı altında verilen eğitimler; Ear Training (Kulak Eğitimi),
Rhythm Training (Ritim Eğitimi), Drills (Solfej eğitimi, yani nota okuma) olmak
üzere 3 kısımdan oluşuyor. Ek olarak her bir egzersizdeki küçük teori
kısımlarından alınarak derlenen, geniş bir bir bilgi kütüphanesi de (Theory)
mevcut. Müzik teorisindeki tüm konular
temelde aralıklara dayandığı için programlı öğretimin adımlarına örnek olarak
aralıklar egzersizinden devam edeceğim.
1) Küçük adımlar:
Kulak eğitimi bölümünün içindeki aralıklar egzersizinde aralıklarla
ilgili temel bilgi theory ksımında veriliyor ve Dictionary kısmında da görsel
ve duyum olarak dizek üzerinde gösterimi sunuluyor (olası çıkabilecek sorular
ve hangi aralığa tekabül ettiği, duyumu; Tek ses halinde aşağıdan yukarı,
yukarıdan aşağı ve armonik yani seslerin aynı anda duyulacağı biçimde)
2) Etkin Katılım: Teori kısmında verilen bu bilgilerin
ardından, kolaydan zora gidecek biçimde (2li, 3lü aralıklar vs.) egzersizler
çözülüyor (aralıkları duyma, söyleme, okuma egzersizleri ayrı kategorilerde).
3) Anında Geribildirim: Yazılım, egzersizleri çözdüğümüz
dakikada hemen o anda geribildirim veriyor, piyanoda yanlış işaretlediğimiz
sesleri kırmızı ile doğrusunu yeşil ile gösteriyor. Eğer doğru yapıldıysa yeşil
göstermeye devam ediyor (yanlışını göstermeden).
4) Bireysel Hız: Öğrenen, ne kadar egzersiz
çözebildiğini, kaç saatini bu yazılımda geçireceğini kendi belirliyor. Ne kadar
çok zaman geçirirse, denerse, yanılırsa, o kadar çok başarıya yakın oluyor. Üst
üste yanlış yaptığında
5) Başarı: Egzersizi geçme derecesine bir puan
veriliyor ve bu puan verilirken; öğrenenin egzersizi çözme hızı, yanlışları ne
kadar tekrarladığı dikkate alınıyor ve o egzersizden az bir puan almışsa
tekrardan aynı egzersizi çözerek bu skorunu yükseltebiliyor belli bir skora
ulaşırsa kilitli egzersizler açılıyor. Böylece bu egzersizlerdeki yanlışları
doğrulanana kadar (iyi skor yapana kadar) kilitli egzersizler açılmıyor.
👇🏻 Aşağıda okumak istediğiniz başlığa tıklayın👇🏻
-
İnstagram reels videoları izlemek varken burada zaman kaybetmek istemeyenler haricindeki herkes için yazdım. Ayrıca bu blogta ilk ama son ol...