"...Küçükken ne güzeldi her şey
Ekmek salçalı ben mutlu
Şimdiyse ruh halim parçalı bulutlu."
Bugüne kadar şiir adı altında yazdıklarımı daha çok mensur şiire (düz yazı şiiri) benzetiyorum. Çünkü kafiye değil daha çok derinlik arardım genelde. Bu yüzden ölçüye ve kalıplara bağlı kalmadan, serbest müstezat diyeceğim şekilde yazdım çoğunu. Yazdığım birkaç şiiri de şarkı sözü olarak kullanmıştım, buraya yazdıklarımdan da kullandım veya günü geldiğinde kullanacağım. Hayatımın bundan sonraki dönemlerinde de şiir yazıp yazmayacağım hakkında bir şey diyemiyorum. Şimdilik eskilerini buraya kaydedeceğim, yenileri gelirse ayrı bir blog başlığı altında yazdıkça güncellerim. Gelmiş geçmiş tüm şair ve şiirlere saygılarımla, onlar iyi ki vardı, hep var olacaklar.
"daha çok yaşayıp daha az konuştuğum zamanlardan... (2016-2020)"
Toplam 13 adet şiir.
1.39
Tam şimdi baktım saate
Sonra başlığa koydum
Kaçmıştı içimdeki neşe
Geldim, alır mısın düşüncelerim
beni içeriye?
Düşüncelerim, niye bu kadar
çoksunuz?
Yetişemiyorum size
Çelişiyorum, çatışıyorum
Getiremiyorum dize
Dizelere getirebiliyorum ama
Yazmak dediğin de hep
bir oyun
-Düşüncelerim, niye böyle bu
insanlar?
+Korkuyorlarmış, getiremiyorlar
dile
Düşünceler özgür değilmiş ne
kadar geçse de sene
Sizi yargılıyor zaten onlar,
insanlar yani
Sizin yüzünüzden benim de başım
yanacak bir gün
En iyisi ben de diğerleri gibi
susayım
Sizi ben susturamadım kendim
susayım
Bakın okuyucularımın da
kafalarını karıştırdınız
Durun ben bir sesleneyim bu şiiri
sıkıcı bulanlara:
Anlamayın geçin, zaten hep öyle
yaptınız
Anlamış gibi yapın zaten hep öyle
yaptınız
Şair değilim ben ama şiir okurum
Belki bu şiir çöptür çöp
Yine de yazıyorum ne olacak sanki
Ee ne diyorduk, yok mu diyorsunuz
düşünceler?
Özgür değillerse yoklar
Varlıkları da yok değilse nasıl
yoklukları var?
Varlıkları yok da yoklukları var
sadece
Durun en baştan alalım
Dizeler epey anlamlı oldu ama
anlamsızmış gibi bakalım
Zaten hep öyle yaptık.
Tarifsiz
Mazur gör geç kalışımı
Zihnimdeki savaştan sıyrılıp da
geldim
Anlamlandıramadığım şeyler var
Hangi sözcükten sonra gelecek
huzur?
Ve sen neredesin kaç asırdır?
Anlatamıyorum, tarifi meçhul hal
aldım
Her gece kronikleşen sessizliği
kalbime doldurabilirken
İki kelimeyi bir bağlaca
sıkıştıramıyorum
Tuhaflaştım nicedir, eskisi
değilim
Arzularım artık olmazları değil sadece
huzuru umuyor
Mutluluk ip misali gösteriyor
kendini
Ucunu kavrayıp da çekemiyorum
bitaplığımdaki kudret sayesinde
Bir ağacın gölgesinde otursam
geçecekmiş gibi geliyor
Bir elma düşse yere, yıkamadan
yerim diyorum
Ya da suyunu sıkarım belki
İçimdeki gaflet alevinden
kurtulmanın ihtimalidir diye
Bitmiyor ihtimallerin
ihmalsizliği
Ve dönüşmüyor yapı taşıma dolan
karakterim
Böyle geldim, böyle öleceğim.
-Madan, -Meden
Mihverimde dönerken fikirlerim
Ben hala mahsurum sana
Aniden kesilsin ışıklar ve sesler
Ve konuşuyor sandığım her şey
sükunetle gelsin bana
Anlatmadan anlaşılmak istiyorum
Nasıl yani?
Nereden çıktı bütün bunlar?
Kimse düzeltmedi mi?
Sistem sandığım çöplüğe bir çöp
de ben atabilir miyim?
İzin verir mi içimdeki bazı bir
şey?
İzin almalı mıyım zamandan?
Özür de dilemeli miyim olamadığım
ya da olduğum her şeyden?
Kendimden diledim kabul etmiyor
Nasıl yani? Diyor tıpkı benim
gibi
Aynı ben gibi reddediyor
Ben gibi konuşuyor bir garip
Bir garip dünya, daha normali yok
muydu?
Değişin
Nelerden vazgeçtiniz ne için?
Başka aktiviteler yapalım artık
Buldum, kaçalım!
Ama bana sormayın şimdi
Yolda söylerim belki neresi
olduğunu
Sormayın, hiçbir şeyin cevabı yok
Ne sanmıştınız?
Neye sardınız öngörülerinizi
Utanmadan neye kırıldınız
Ne hakla ve cüretle anlam
koydunuz hayata
Rahatlayın ve nefes alın
Bu cümleyi duymak için de kapı
kapı hekim aramayın
Hepiniz birgün buradan
gideceksiniz kasıtsız
Kayıtsız şartsız gideceksiniz
Hayatın anlamını sormayın, cevabı
yok
Bulduklarınız sizin
uydurmalarınız
Hakkınız yok bunlara, basitçe
yaşayın işte
Canice yaşayın onlar gibi
Düşünmeden yaşayın, vermeden
anlamınızı hiçbir şeye
Hiçbir şeye değmeden yaşayın
Silmeden yaşınızı yaşlanın
Televizyonun karşısına geçip
yaslanın arkanıza ve susun
Hayattaki her şeyle, noktayla
dahi dalga geçip durun
Yoksa benim gibi sabahlara kadar
yazarsınız.
Def
Dünya büyük kibrim küçük
Yürüyorum, yaşıyorum öylesine
Böylesi bir hayatta hala nasıl
kalabildim şaşıyorum
Kibarca def etti beni
Şans, huzur, mutluluk…
Gelme dediler, sana yok buradan pay!
Olsa zaten bende bir damla neşe
Herhalde dağıtırdım onu da
Yine kalmazdı.
27122020
Görünüş basit:
Bir mesele var
dinleyin
Kapayınca gözlerimizi
ne bilelim
Çok oldu gidip
geldiğim
Görüp anladığım ve
duyup işittiğim
Umut varsa kanıtlayın
Geç oldu uyuyalım.
Buruk
Kurdum cümleleri, özneleri, nesneleri
Hevesleri dağıttım az önce
Korkum yok, ya da var ne bileyim!
Sonum yok, nerede kaldı bir
sorsanız
Yolum engelli taşlar çok
Bu yaşlar
Oldum 20 ama ne öğrendim ki?
Belirsiz kararlar, akıllanmam
yorarım zihnimi
Utanmadan güldüm az önce
Soyut somut, sağım solum her
şeyde bir anlam aradım
Yokmuş, bazen olmazmış
Bunu bana anlatın lütfen
Umurumda değil kafiye
Yazıyorum endişesiz
Zaten bir yazarken yok o da
Onun dışında hep benimledir
Kalktım, uyuyamadım geç de olmuş
Keseyim sözü, baydım
Sizce hangi hisle yazdım?
Yeni His
Hadi hesap yapalım kelimelerle
Hazır elimdeyken kalem ve gitar
Muhabbet edelim sözcüklerle
Ezgiler küsmüş, yoklar
Çağırdım, siz takılın dedi
Kalem her zamanki gibi zor
susturuyoruz
Aslında her zaman, her zamanki
gibiyiz
Aynı döngüde dönüyoruz
Ve koyuyorum gitarı yavaşça yere
Uyku kapıda bekliyor
Gitsem yarıda kalacak hisler
Uyku zorla alacak şimdi beni
Ben de misafirlikte anneme böyle
yapardım
Küçüktüm, sabırsızdım, sıkılırdım
Büyüdüm, sabırsızım, sıkılırım
Tamlayan ve tamlanan var
bilirsiniz
Her şeyi tamamlayan ne olabilir
içimizde?
.
.
.
.
Dem
Demlendi zamanıma karışan
dumanı tütüyor
Onu yalnız içemiyorum biraz
soğumalı
Fazla soğursa yeniden ısıtmalı
Bayatlar, bu yüzden içmeden
atmalı
Bayatlamadan atardım soğusaydı
Burada görünen o ki
Hala dumanı tütüyor, nasıl
oluyor?
İçsen içilmez döksen dökülmez
Sevsen sevilir gibi
Nasıl tüteceğini iyi biliyor
Belli ki tütmüş senelerce,
Demlenirken başka bir zaman
içinde
Koyulaşmış epey şimdiye kadar
Epey acı kokuyor demi
İzin verseydi evren ve demlenen
Rengi açılırdı sevgimin süzgecinde
Mutlaka içerdik en nihayetinde
Beraber bir yudum aşk
Ne kadar sıcaksa bile yanmadan,
Soğumadan biterdi de o zaman
Saklı kalırdı kalbimize akan
Hatırı kalırdı ve anardık gülerek
Dünyanın bir ucunda bile olsak
Bu gülüşte tekrar buluşana dek
Yok saymazdık bu içmişliği
Ve belki o zaman
Bunları yazmak da bu kadar
incitmezdi beni
Şimdi içmek için tüm fincanlar
atıldı
Bu akış denize döküldü
Denizi yaktığını bir ben
görüyorum
İzlerken gülümseyerek çayımı
içiyorum
Bu kadarı kâfidir bana
Payıma düşen acıyı, onun payına
düşen acıyla beraber
Aldım ve içiyorum ve gülüyorum
şimdi
İyi oyundu.
Afal
Sormazdı yok bir kere hal
Ederdi beni bin kere zeval
Buna rağmen giderdim bir dese
ihtilal
Neydi asıl sual?
Yakın mı uzak mı, neremde bu zat?
Velev ki o bana sadece hayal
Yine de öyle bir yaşarım ki onu
Tüm derunlar şaşar
Gözlerinde kendimi arayıp
durursam afal afal
Tabiki bulduklarım canıma batar
Hislerim de dizelerim gibi bayat
Çünkü beklediler bir hayli zaman
Hiç yok, bende başka varlıklara aramasınlar mecal
Onsuzken varlığım tamamiyle mecaz
Firkatta donup kalmış evimdeki
saat
Bir kez vursaydı vuslat, bak nasıl
erirdi zaman
Madem emsaline bakmak yasal
Öyleyse suç değil işlediğim,
sadece uzun bir dival.
Yaşayabilirim
Gelmeni
istemem, görmeni
Gömmeni
de istemedim
Yormalısın
beni, sadece seninle dinlenmeliyim
Sende
batmalı, sende çıkmalı
Sende
arınmalıyım
Sorduklarında
beni, sende aranmalı
Sende
bulunmalıyım
Seninle
yoğrulmalıyım
Hamurumda
sen olmalısın
Başka
türlü yaşamam ben bu hayatı
Olmayacaksan
eğer, anlamları anlayamam
Gözlerimde
sen olacaksan
Kafamın
üstünde bulutlar olabilir
Kalbimin
içine koyabileceksem sesini
Durakta
otobüs bekleyebilirim
Yani
yaşayabilirim, göreceksem yüzünü
Taşıyabilirim
ağır yükleri
Ağır
sözler işitebilirim
Kırılabilirim,
yani yaşayabilirim
Tüm bunlar, dünyanın acımasızlığı bile
Sen varken önemsizleşir
Zaten kırılmaktır
yaşamak
Bunu birlikte öğrenelim.
Birinci Tekil
Yapabilseydim
Düşüncelerinde
yüzseydim
Boğsaydım
Ben
dolsaydım
En az tek
bir anında
Beni
düşünseydin
Elin cebinde
evine dönerken
Bir anlığına
aklının kapısında
Her cümlene
dolansaydım
Dilinden
düşmeseydim
Bilincinde
aksaydım
Senin bende
olduğun kadar
olsaydım,
Vursaydım
tam göğsüne
Bir kere
sorsaydım
Nasıl oraya
giremediğimi
Ama bir kez
girebilseydim,
Bir an
varlığımı orada düşünseydim
Orada
kalsaydım
Ah, bak ben
orada bir olsaydım
Bende
olduğun gibi
Sende
olsaydım
Ben senle
tıka basayken
Zehirlediğin
gibi beni kendinle
Zehirlenseydin
benimle
Panzehrin
gözlerimde
Bir kez oraya baksaydın
Gönlümüze
nasıl lazımdık
Hayır, ben
aslında sende
Çok derinde
kalmışım
Aramadın,
bulamadın bu yüzden
İçinde tırım tırım beni aramalıydın
Ama yok,
istesen de olmaz
Sen beni o
derinlikte bulup çıkaramazdın
Duyamıyorsun, çünkü hiç dinlemedin
Göremedin, hiç göremeyeceksin
Çünkü çok aşağılardayım.
Kısık Sessizlik
Bu kadar derin bir denizin
Ortasında boğulmak istemezdim
En derine inip, görmek isterdim dahasını
Bu saatte bu cümleleri
Dökmek istemezdim bir kâğıda
Bunun yerine seninle atışmak isterdim
Nasıl olur? Diye sorular sormak istemezdim
Cevapları bulmak zorunda kalarak
Öznesi sen olan her cümleyi silmek istemezdim şimdi
Senin düşüncelerindeki konumumu görsem pişman olmazdım
sildiğime ve yazardım
Rahatça yazardım seni, kırılmadan
İçimdeki kırılanların sesini duymadan en azından
Fakat öznesi sen olan her cümleyi silmek zorundayım
şimdi
Çünkü kim bilir neler yok aklında
Bilseydim sendeki önemini veya önemsizliğini
bilseydim?
Emin olsaydım birinden bu bilinmezlikte salınmasaydım
Bildikten sonra yeniden sen özneli bir anlam yaratmaya gücü olurdu cümlelerin
Önemi yoksa önemi olmadığına dair
ve yazdıkça silerek en sonunda buruşturarak kağıtları,
senden vazgeçerek
Önemi varsa da ince ince yazardım, anlamlarla
oynayarak
Tartışarak ve barışarak kelimelerle
Sonunda sana tüm bu anlam sürecini anlatma ümidiyle
yazardım
Neler yapardı bu ümit bana?
Neleri alır ve neleri verirdi?
Bizden önce seni anlatırdım sana ve dinlersen beni de
anlatırdım
Neden öğrenmek istemedin tüm bunları?
Ben öğrenmek istedim
Bilmem gerekirdi, iyi bilirsin ki bilemediğimi
öğrenmeden unutmam ben
Çok iyi tanıdın, fazlasıyla iyi tanıdın beni
Şimdi sorsam belki de hiç var olmadım algında
Öyleyse nereden biliyorum bildiğini?
Neden emin etti buna ilgin beni?
Ve neden yanıldığımı düşündürdü kalkanların?
Bir sevgi miydi sendeki değilse ne olabilirdi başka ?
Alıyorum tüm anlamlarımı ! Bir sonuca vardım;
Aşk değildi senin içinde olan
Olsa savaşırdın
kendin kalarak ulaşırdın hislerime
Kalbime bir çivi ile sabitlerdin kendini
Bir akış da bulurduk ve o köprüden akardı iç
dünyalarımız birbirimize
Bu kadar inşa değmez miydi buna?
Her şeyin sonunda olduğumuzu söylerken ben
Sen bir kapı açsaydın sonsuzluğa
Çünkü vardı o anahtar sende
Nasıl çeliştirdin, kendimle beni nasıl küstürdün ve
seni nasıl uzakta bıraktın benden?
Susuyorsun ama yine de duyuyorum ben
Sonsuz sessizliğinin içinde kendi kendine dans ediyor
anlamlar
Karışmıyorum artık
O dansa hiç katılmıyorum
Sadece diyorum ki sana; bırakalım onlar artık
dinlensinler
Sen de kıs bu sessizliğini, seni duyayım.