Translate

19 Ağustos 2022 Cuma

Eğitimin Sistemsizliği


İnstagram reels videoları izlemek varken burada zaman kaybetmek istemeyenler haricindeki herkes için yazdım. Ayrıca bu blogta ilk ama son olmayacak eğitim eleştirisi, buyurun okuyun.


Yayınladığım "iletişim hakkındaki makale yorumlarım" başlıklı blog benim üniversite sürecinde yapmış olduğum ödevlerimden biriydi. İlgili dersin hocası bize 10-20 sayfalık makale gönderip bir sayfayı geçmeyecek şekilde bu makaleyi hem özetleyen hem de yorumlayan bir yazı yazmamızı istedi (terimsel bilgiler sizleri sıkmasın diye detay konuları yazıdan sildim, çoğunlukla benim yorum yaptığım kısımları bıraktım). Ödevi 3,4 güne yaydım, her bir satırını özenle, üzerine düşünerek yazıp gönderdim. Ödeve benim gibi özel olarak ilgi göstermiş öğrenciler de vardı elbet, ama internetten veya herhangi bilimsel bir metinden olduğu gibi kopyala yapıştır yapmış tüm öğrenciler ile aynı puanı almıştık. Bunlar, başarıyı ve motivasyonu düşürecek olaylardır. (Bu benim başıma ilk defa gelen bir şey değildi. Hatta bazen ödevini yaptığım arkadaşlarım bile benim yaptığımdan daha yüksek aldığında şaşırmazdım. Oysa ikisi de benim ellerimden çıkmış metinlerdi). Şimdi bizim hepimize aynı puanı hak gören öğretmeni anlamaya çalışıyorum;

-Belki yapamayan, yazma becerisi olmayan öğrencilere müsamaha gösteriyordur.

-Belki öğretmenin akademik veya profesyonel yaşamında öğrencileri sınamaktan daha mühim işleri vardır.

-Ya da tek derdi diploma olan öğrencileri geçirmeye, bir an önce (öğrenci çoğu şeyi öğrenmeden, ya da fazlalık olarak gördüğü derslerle ilgilenmeden) mezun olması için uğraşıyordur.

Sonuç olarak öğretmen ay sonu geldiğinde maaşını alır, çabasız öğrenci uğraşmadan yerine getirmiş olduğu görevden uğraşanla aynı puanı aldığını görür ve vücudu anlık olarak tüm mutluluk hormonlarını salgılar. Bu ona “Ben çok çalışmasam da yapabiliyorum, diğerleri çalışıyor da ne oluyor?” özgüveni verir. Bu mutluluk öğrenciye, artık böyle yapması gerektiğini, böyle az çabayla da bir şeyleri halledebileceği farkındalığına ulaştırır ve hayatındaki her yere farkında olmadan bunu uygular. Tüm bunlar da yeni nesile kopyalanıp üstüne daha kötü özellikler konarak devam eder. Bizler de bu kötü gidişatı gerek sözel gerekse sosyal medya platformlarında boş boş eleştirip dururuz, mesela benim şimdi yaptığım gibi. Bu yazıyı belki bir şeyler değişir ümidiyle yazmadım asla, bu tür imkansıza yakın çoğu ümidi duygularımda barındırmıyorum. Sadece kafamda düşünmüş olduğum şeyleri yazılarla sizin zihninizin önüne serdim. Sizler de düşünün diye.

Ben kişisel olarak belli bir kitle öğrenciyi veya öğretmeni hedef almıyorum, bu geleneksel anlayış devam ettiği sürece eğitim sistemi bugün şikâyet ettiğimizden çok daha kötüsüne doğru yol alacaktır. Kaba tabirle “Alan memnun, satan memnun.” Bu olanların faturası da öğrenme isteğiyle dolup taşan öğrencilere kesiliyor. Onlar da bedelini, öğrenme heveslerindeki ışığı yavaşça söndürerek, hayatta istedikleri ideallere ulaşabilmek için tüm yolların kapalı olduğunu görünce o basamaklardan aşağı doğru inerek, o yollardan vazgeçerek ödüyor.

Sonra tüm öğrenciler (örneğin eğitim fakültesi mezunları) standart kalıplara bağlı kalarak mesleklerini icra ediyor, yoklama aldıktan sonra çoğu şeyi umursamadan evlerine geri dönüyorlar; Yavan, bayat, ve anlamsız  bir hayat. Anlatırken içim sıkıldı.

 “...Bu gidişat çok kötü gidişat efendim, nanay”


Yine de F.D gibi düşünüyorsanız, ne diyeyim hep birlikte dinleyelim o zaman.

Ben bir zaman kaybıyım, beni boşver hocam
Düşlerimden geçenleri kitaplarda bulamıycam
Hangi deniz nereye dökülüyor bana ne
Ben içimde boğulurken
Hala aşkın olduğu yer varsa söyle
Dokunulmazsam ölücem
Kendimi kendimden çıkarsam sıfır kalmaz
Bu matematik bizi kandırıyor hocam
Elde var sorular, gözyaşları, boş umutlar
Hesaplar tutmaz, tutmaz hocam



Bu arada, ben de instagram reels videoları izliyorum. 1 saat sonra müthiş pişman oluyorum orası başka.



 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

👇🏻 Aşağıda okumak istediğiniz başlığa tıklayın👇🏻